1. bir gündüz daha yaşandı ve akşam eklenecek sonuna doğru.

    geri sayımı devam ediyor günlerinin kalanının ömrümüzün.

    bir çemberin ortasında düşünüyorum :

    anlam, hangi yoldan gitti?

    bir çemberin ortasındaki çemberde bir daha düşünüyorum :

    1- anlamın gitmesi mi gerekir?
    2- yol, gitmenin sembolü olduğu halde sembollere anlam kazandıran anlamın kendi varoluşu nasıl yoldan gidebilir?
    3- yanıtlıyorum : gidemez!
  2. bir günü daha yedim, sindiriliyor midemde...
  3. gecenin herhangi bir yerinde
    umursamaksızın olduğumu
    zamanın
    etrafımda halkalandığı
    bir masada
    tutkuyla
    şiir yazıyorum
    günlük.

    ne zaman
    kimler tarafından
    okunacağını
    bilmediğim
    belki
    öldükten sonraki ben'in
    işine yarayacak salt
    şiirler bunlar.

    yıldız tozu
    yok pek
    şehrin gürültüsü de uzak
    ama
    yaşam:

    var. (şimdide)
  4. her şeyden bıkkın olup
    kendimle uzun diyaloglara açılan
    bir
    gündü.
  5. mezun olduğum liseye gittim yine beraber mezun olduğum arkadaşlarla. insanda garip bir hüzün oluşuyor. anılar gözümde canlandı. sanki okulun kapısından o alışkın olduğum kişiler çıkacak hissi oluşuyordu ancak bu olmayınca ve tanımadığım suratlar tanıdığım mekanda gözlerimin içinden zihnime salt gerçeklik olarak çarpınca derin bir hayal kırıklığı yaşadım.

    zamanın önünden hızla geçtiklerini fark etmeyerek ve bakışlarımdaki anlamı idrak edemeden önümden geçen ve benim ayaklarımın bastığı yerlerde benim anılarımın yalnızca zamanın çarkından kaynaklı bir perdeyle kendileriyle kesişmediğini fark etmeden gezinen insanları seyrettim bugün...
  6. bir alt geçitten geçerken üst üste dizilmiş çiçek saksılarıyla çevrelenen muhtelif süslemeler bana şunu sordurdu: bu karanlık mekana ismini yazan ve reklamını pazarlayan belediye, insan bilinçaltlarında da bu alt geçidi süslediği gibi gezinen bir iktidar provası mıydı?